Ekonomi dünyası: Yolsuzlukta her yıl kendi rekorumuzu kırıyoruz
Beşli Çete: Cengiz, Limak, Kalyon, Kolin ve Makyol…
Ve diğerleri: Rönesans, MNG Holding, Taş Yapı, IC İçtaş, Yapı Merkezi, Özgün Yapı, YSE Yapı, Gülermak, Özaltın İnşaat, Yapı ve Yapı, İzbeton, Doğuş, Nurol, Astur, Şenbay, EZE, ASL…
2000’li yıllardan itibaren Türkiye’nin en büyük kamu inşaat ihalelerini aldılar.
Bunlar saymaya gerek yok, yüz milyarlarca dolarlık dev ihaleler.
CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Beş Çete’ye geçen yıl ağustos ayında son 18 yılda toplam 203,7 milyar ihale verildiğini söyledi.
AÇIK İHALE PROSEDÜRÜ ESKİDİR
Ve işin çoğu pazarlık sistemi aracılığıyla yapılır.
Açık ihale formülü yoktur. İktidar kime isterse verir, bazen iptal eder, başka bir taraftara verir.
Yap-işlet-devret modeliyle Hazine garantili milyarlarca dolarlık işi yapıyorlar.
Garantili araç köprüden veya otoyoldan geçmiyorsa aradaki farkı Hazine ödüyor.
Hepsi bu beş kişilik çeteye gidiyor.
37.5 MİLYAR DOLAR KAMUDA KALACAK
Bu model ile 8 projede (4 otoyol, 1 tünel ve 3 köprü) müteahhitlere 59,7 milyar dolarlık geçiş garantisi verildi.
Oysa devlet kendisi yapsaydı 22,2 milyar dolara mal olacaktı. 37.5 milyar dolar çöpe gitti, taraftara aktarılan servet söz konusu…
Kılıçdaroğlu, “Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nün yapım maliyeti 3,3 milyar dolar. Verilen garanti 9 milyar dolar. Yüzde 100’den fazla kazanıyorsunuz. Kimin parası? Yoksulun, yoksulun parası. Gaziosmanpaşa’nın yapım maliyeti. Köprü 1 milyar 200 milyon lira, 15 milyar dolar garanti verildi” diyor.
Dünyada devletten en çok ihale alan firmalar bunlar.
Dünya Bankası’nın bir raporuna göre 1990-2020 yılları arasında Limak, Cengiz, Kolin, Kalyon ve MNG dünyada en çok kamu ihalesi alan ilk 10 şirket arasında yer alıyor. Limak, dünyada 30 yılda en fazla altyapı yatırım ihalesi alan 2. şirket olurken, Cengiz 4., Kolin 5., Kalyon 6. ve MNG 7. sırada yer alıyor.
Üstüne bir de vergi indirimi var. Aralık 2020’de dönemin bakanı son 10 yılda Cengiz İnşaat’a 30, Kolin İnşaat’a 36, Makyol İnşaat’a 24, Kalyon İnşaat’a 19 ve Limak İnşaat’a 19 kez vergi indirimi yapıldığını açıkladı. . Cengiz Holding’in 2005-2009 yıllarına ait 300 milyon dolarlık vergi borcu kapatıldı. 2016 yılında yaklaşık 425 milyon TL vergi borcunun ‘sıfırlandığı’ öğrenildi.
Elbette sadece bu tür usulsüzlükler söz konusu değil… Sedat Peker’in açıklamalarını ve iddialarını hatırlayalım…
YOLSUZLUK ENDEKSİ ÜZERİNDE TABAN YAPTIK
2022’de Uluslararası Şeffaflık Örgütü’nün Yolsuzluk Algı Endeksi’nde dibe vurduk. 180 ülke arasında 101. sıradayız ve yıl içinde en çok gerileyen ülkeyiz. Türkiye, 2013’ten bu yana 48 sıra gerileyerek son 10 yılın en düşük notunu aldı.
Türkiye 2013’te 50 puanla Yolsuzluk Algı Endeksi’nde 177 ülke arasında 53. sırada yer aldı. 2022’de puanımız 36 ve 181 ülke arasında 101. sıradayız. 10 yıl öncesine göre 14 puan ve 48 ülke geriledik.
NEDENİ CEZASIZLIK VE AÇIK İHALE YOKTUR
Transparency International Türkiye Kurucu Lideri ve Transparency International Global Yönetim Kurulu Üyesi Oya Özarslan, bunun nedenini bir röportajında şöyle açıklıyor:
“Asıl sorunumuz siyasi ve bürokratik dokunulmazlıklar ile parti, aile ve yakın çevre nedeniyle ele alınmayacağı düşünülen yolsuzluk argümanlarının yarattığı büyük cezasızlıktır. açık ihale sisteminin eritilmesi, büyük kamu kaynaklarının siyasi görüşe sahip şirketlere devredilmesi.Bu konuda yaptığımız çalışmamızda açık ihale yapılmayan Kamu İhale Kurumu sayısına oranla yüzde 60’ın altına düştüğünü görüyoruz. mega projeler gibi büyük kamu kaynak transferlerini içermez, bu da kamu ihalelerinin yarısının kapalı kapılar ardında yapıldığı anlamına gelir.”
KÜRESELLEŞME SAYESİNDE YOLSUZLUK HER YERDE
Sadece Türkiye’de değil, dünyada da yolsuzluk önemli ölçüde kaynak kaybına neden oluyor. Dünyada yolsuzluktan arınmış tek bir ülke olmadığını söyleyebiliriz.
Kapitalist küreselleşmenin yarattığı yeni yapıda yolsuzluk ve yolsuzluk sistemin bir unsuru haline geldi…
Uluslararası Şeffaflık Örgütü’nün verilerine göre dünyada 6 milyardan fazla insan yolsuzluk sorunu yaşayan ülkelerde yaşıyor.
Kuşkusuz yolsuzluk, demokrasi, insan hakları, basın özgürlüğü gibi sosyal devlet puanları düşük olan, gelişmekte olan yoksul ülkelerde yoğunlaşıyor. Hükümetler otoriterleştikçe yolsuzluk ve yoksulluk da buna paralel olarak artıyor.
Endekste ilk 20’de gelişmekte olan ülke yok. İlk 30’da gelişmekte olan ülkeleri Uruguay, Katar, Şili, Botsvana, Polonya ve Tayvan temsil ediyor.
İSVEÇ’TE BİLE ÜLKELERİN YÜZDE 68’İNDE YOLSUZLUK SORUNU VAR…
Dünya genelinde ülkelerin yüzde 68’inde ciddi bir yolsuzluk sorunu var. G20’nin yarısı onların arasında. Örgüte göre, tüm OECD ülkelerinin yarısı, denizaşırı şirketlerinin rüşvet vermesini engellemek için uluslararası yükümlülüklerini ihlal ediyor.
Kısa bir süre önce, Aralık ayında Avrupa’yı sarsan yolsuzluk, rüşvet ve kara para aklama skandalını hatırlayın. Avrupa Parlamentosu’ndaki bazı milletvekilleri ve çalışanları, nüfuzlarını rüşvet karşılığında kullanarak Katar gibi bazı ülkeler adına Parlamento’daki ekonomik ve siyasi karar alma mekanizmalarını etkilemekle suçlandı. 1.5 milyon Euro nakit ele geçirildi ve 4 kişi gözaltına alındı.
Kuzey Avrupa ülkeleri (Danimarka, Finlandiya, İsveç ve Norveç ilk beşte yer almaktadır) yolsuzluk endeksinde pozitif olarak öne çıkmaktadır. Maalesef yolsuzluk her yerde… İsveç’e bakalım… Endekste dördüncü sırada ama yüzde 37’si İsveç devletine ait İsveç-Finlandiya yan kuruluşu TeliaSonera, Özbekistan’da iş bulmak için milyonlarla çalışıyor. endekste 153. sırada yer almaktadır. Dolara rüşvet verdiği tezleriyle karşı karşıya kalır.
Görüyorsunuz, neoliberalizm iş yapmak için her türlü yolu kullanıyor.
ABD’NİN 22 YILDA BAŞLATTIĞI SAVAŞLARDA 4,5 MİLYON KİŞİ ÖLDÜ
Küresel kapitalizmi ayakta tutan sütunlardan biri savaş endüstrisidir. Silah üreticileri olmadan ekonominin çarkları işlemez.
Geçen hafta Pazartesi günü, Brown Üniversitesi değerli bir rapor yayınladı. Üniversitenin ‘Savaş Maliyetleri Projesi’ tarafından yayınlanan rapora göre, 2001’deki 11 Eylül saldırılarından bu yana ABD’nin başlattığı savaşlar sonucunda en az 4,5 milyon insan hayatını kaybetti.
Raporda savaşlarda doğrudan ölenlerin yanı sıra dolaylı ölümler, tarım, sağlık hizmetleri ve ulaşımın aksamasından kaynaklanan can kayıplarına da yer verildi.
Toplam 4,5 milyon ölüm; Afganistan, Afganistan’daki savaşın yayılmasından etkilenen Irak, Libya, Somali, Suriye ve Pakistan’ın bazı kısımlarını içerir. Listeye kanserler, intiharlar ve savaşların diğer sonuçları nedeniyle can kayıpları da ekleniyor.
ÇİN’DEN ORTA ASYA İLE G7 ZİRVESİNE CEVAP
Geçtiğimiz günlerde iki önemli zirve yaşandı. Biri Japonya’nın Hiroşima kentindeki G7 (ABD, İngiltere, Almanya, Fransa, Japonya, İtalya ve Kanada) Tepesidir.
Zirvede Rusya’ya yönelik yeni yaptırımlar kararlaştırıldı; “Rusya için savaş alanında hayati önem taşıyan” teçhizatın ihracatına son verilecek ve Rusya’ya savaşta yardım etmekle suçlanan kümeler doğrudan hedef alınacak.
Zirve, NATO’nun gelişmiş ve yıkıcı güce sahip silahları (en son savaş tankları, uzun menzilli seyir füzeleri ve en son F-16 savaş uçakları) Ukrayna’ya her zamankinden daha büyük ölçekte akıttığı sırada geldi. G7 liderleri ise Ukrayna’ya daha fazla mali, insani, askeri ve diplomatik avantaj sağladı.
Zirvede Çin’e hem siyasi, hem askeri hem de ekonomik konularda uyarılarda bulunuldu. Ancak Çin ile bağları koparmamak için dikkatli bir dil kullanıldı.
Xi Jinping ORTA ASYA LİDERLERİNİ TOPLANDI
Çin ise G7 Zirvesi’ne cevaben düzenlediği Çin-Orta Asya Zirvesi’nde altı ülkenin iş birliğini geliştirme kararı aldığını açıkladı. Çin’in Xian kentinde düzenlenen zirvede konuşan Çin lideri Xi Jinping, ekonomik alanda yeni atılımlar yapan bir Çin-Orta Asya topluluğu inşa etmeyi önerdi.
Uzmanlara göre Pekin; Bölgeyi büyük ölçüde kontrol eden ancak Ukrayna savaşıyla gücü azalan Rusya’nın bölge liderliğini ele geçirmeyi planlıyor.
Çin’in bugüne kadar atamadığı hegemonik adımları ve ABD öncülüğünde Batı’nın giderek saldırganlaşan politikalarının en değerli nedeni, Çin ve daha geniş anlamda BRICS ülkelerinin (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin, Güney Afrika) ) her geçen yıl daha fazla dünya ekonomisinin dışına çıkmaktadır. fazla ödeme…
Lütfen yukarıdaki tabloya bakın… Uluslararası Para Fonu’na göre G7 ülkelerinin satın alma gücü paritesine göre dünya gayri safi yurtiçi hasıla içindeki payı 1992’de yüzde 46’dan 2022’de yüzde 30’a düşmüş, 2022’de yüzde 27 olacak. 2028.